2 Mayıs 2014 Cuma

Düş ki Öğrenesin

"Ne kadar düşersen o kadar öğrenirsin." Kainat yaratıldığında bu sözün hiçbir manası yoktu aslında. Şu son zamanlarda anlam kazandı. Çoğu zaman Adem ile Havva'ya kızıyorsunuzdur dünya denen çöplüğe düşmemize sebep olduklarından dolayı. Ama bilmediğiniz bir şey var ki onlar düşmeseydi hayat denenen bilmeceyi çözemezdik asla. Kısacası anlatmak istediğim şey ezelden beri düşerek öğrenir insan kendini de hayatı da tıpkı düşerek öğrendikleri gibi bisiklete binmeyi.
Düşünce canımızın yandığı gibi kaybedince de aynı hisleri hissederiz. En ufak şeyi kaybettiğimizde ağıtlar yakmaya başlarız. Aslında kaybetmektir bize öğreten kıymet bilmeyi. Kaybetmeyi bilmiyordu ilk insanlar o yüzden bilemediler değerini Cennet'lerinin. Buradan yola çıkarak gelmek istediğim esas nokta ise yaşadığımız acıların bizi üzmek yerine mutlu etmesi gerektiğidir. Siz bu satırları okurken gözlerinize inanamayıp ne diyor böyle diye düşünüyor olabilirsiniz. Hatta belki de sizinle dalga geçtiğimi bile düşünüyor olabilirsiniz. Şayet böyle düşünüyorsanız çok büyük bir yanılgı içerisindesiniz demektir. Yaşanan acılar olmasa kim bilebilir mutluluğunun kıymetini? 'Ben bilebilirim' diyenleri duyar gibiyim. Maalesef ki yanılgınız devam etmekte. Her şeye sahip olan Adem ile Havva bilebilmiş mi kaybetmeden o hayali kurduğunuz hayatlarının kıymetini? Onlar o kadar saf ve temizken bilememiş; biz mi bilebileceğiz acı çekmeden mutluluğun kıymetini?
Maalesef elimizden gitmeden anlayamıyoruz sahip olduklarımızın aslında bizim için ne demek olduğunu.
Düş ki öğrenebil; acı çek ki sahip çıkabil mutluluğa..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder